25 Ağustos 2009 Salı

Biz kadınlar

Acımasız ama gerçek. Biz kadınlar başkasına ait olanı isteriz.

Özellikle erkekler konusunda böyleyiz. Bir hatun bizi sevgilisi ile tanıştırdı mı hemen o sevgiliye kendimizi beğendirmeye çalışırız. İçten içe "Ben daha iyiyim. beni seç hesabı"

Acımasız ama gerçek. Siz erkekler "Hayır" diyemezsiniz.

Özellikle kadınlar söz konusu olduğunda. Bir hatun yeter ki kapıyı çalsın, hemen o kapıyı ardına kadar açar ve gerisini düşünmezsiniz.

Şimdi bir kadın sevgilisi ya da kocasını en yakın arkadaşı ile tanıştırır, kadın erkeğe kendini beğendirmeye ve "benim ol" demeye başlar, erkek de bunu kabul eder ve bir yasak aşk başlar. ("Aşkın yasağı da ne?" demeyin ben o kısma çalışamadım daha.) Sonra bu ilişki açığa çıkar erkekten bir tercihte bulunması istenir.

İşte kritik nokta burda sakın o tercihi yapmayın. Zira hangisini tercih ederseniz edin terk edileceksiniz. Eğer sevgiliyi tercih ederseniz, öbürü ile bittiğinden emin olana kadar bekler ve karşınıza geçip "Affedemiyorum" der, yok diğerini tercih ederseniz sevgilinin bittiğinden emin olana kadar bekler ve utanmadan "heyecanım bitti" der.

Biz kadınlar böyleyiz dostlar. Başkasına ait olanı alıp, oynayıp çöpe atmayı severiz.

Ya "Hayır" demeyi öğrenin ya da çöpe atılmaya razı olun.

24 Ağustos 2009 Pazartesi

KARŞI CİNSTEN KANKA OLUR MU?

Kısır bir dönemden geçiyoruz, birçok blog kepenk indirdi desek yeridir. Kadınlar yazıyor'a baktım, yazarlar kendi bloglarındaki eski yazıları oraya taşımakta bir beis görmemiş; biz neden yapmayalım? Ahanda alttaki yazı da benim blogdaki eski bir yazı. Buyrun okuyun:

Karşı cinsten kanka olur mu? Erkek Blogları'nda böyle bir anket vardı, %25 olur demişler. Öncelikle nedir bu kanka olayı, onu açıklayalım. Kutsal bilgi kaynağından alıntılar yapacağım:

kan kardeşinin mutasyona uğramış hali.
-gecenin bi saatinde,siz bile kendinize tahammül edemiyorken, size tahammül eden, sizi dinleyen... bir çok ortak noktada buluştuğunuz. sizden çok uzaktayken bile başucunuzdaymiş hissiyati veren dünya güzelliği.

Evet görüldüğü üzere kankadan anlaşılan kabaca dostluk ötesine uzanmış ve kardeşlik aşamasına gelmiş bir ilişkidir. Kankanız sizin herşeyinizi olduğu gibi paylaşabileceğiniz insandır. Peki nasıl kanka olunur?

Konumuz karşı cinsten kankalık olduğu için erkek-erkek kankalığı ve kadın-kadın kankalığına değinmiyorum bile. Bir erkek nasıl bir kadının kankası haline gelir? Bunun iki yolu vardır: Birincisi beğeniyle yaklaşırsın ve açılmakta gecikirsin ve bir de bakarsın ki kanka olmuşsunuz; ikincisi ise hoş sohbet takıldığın bir kız arkadaşın vardır, konuşa konuşa, paylaşa paylaşa çok yakın hale gelirsin ve bir bakarsın ki birbirinizin herşeyini bilir olmuşsunuz ve kanka olmuşsunuz. İlkinde erkek bir kurbandır, ikincisinde ise her iki taraf kurbandır.

Beğeniyle yaklaşılan bir kadının kanka olması içler acısıdır, içten içe rüyalarınızı süsleyen o güzel kişiye siz dokunmak sarılmak ve hatta öpmek falan istersiniz ama yanına gittiğinizde o sizinle öyle bir konuşur ki kedi gibi pısar kalırsınız, uysallaşır miyavlarsınız. Oysa sap arkadaşların yanında aslan gibi kükremiş ve abi tamam artık kesin gidip mevzuyu açacağım ve bağlayacağım dersiniz. Bu böyle sürer gider ve birgün patlarsınız, daha doğrusu hormonlar patlar. O size hoşlandığı çocuktan bahsettiği anda şarteller atar ve olmaz falan dersiniz ki işin rengi değişir, çok çirkin bir hal almaya başlar. Kadın taraf ama'larla başlayan cümleler kurar hemen:

'Ama ben seni kankam sanıyordum, hani biz çok yakındık?'
'Ama sen benim mutluluğumu istemiyor musun?'
'Ama bugün sen birinden hoşlansan ben senin mutlu olman için her türlü desteği verirdim'
'Ama ama ama... bitmez bu amalar!'

Er bünye patlar sonunda çünkü kanka(!)sı güvenli sığ sulardan uzaklaşmış, açık denizlerdeki gemicilere gönlünü kaptırmıştır. Nasıl olsa olan olmuştur der ve döker tüm eteğindeki taşları: 'İşte ben baştan beri sana karşı birşeyler hissediyordum ama açılmaya cesaret edemedim, sonra bir de baktım çok yakınlaşmışız, zamanla olur dedim kendi kendime. Sen bana bu kadar iyi davranıp da herşeyini anlatınca senin de bana karşı hislerin olduğunu sandım bla bla bla...' Anında gelir tepki: Ben sana güvenmiştim, herşeyimi paylaştım; oysa sen bunca zaman bana ne gözle bakmışsın, inanmıyorum sana. Hayvan herif, bir daha beni arama da sorma da.

Diğer durumumuzda yakınlaşmış iki bünye vardır ve böyle zamanla sırdaş falan olurlar. Ancak her ilişkide olduğu gibi sahiplenme başlar. Birbirlerinin ilişkisine karışmaya başlarlar. Kız erkeğin her sevgili denemesine bir kulp takar, erkek kıza asılan herkese öyle bakışlar atar ki adam kaçar. Diyelim ki bu olmadı ve karşı cins kankanıza rağmen sevgili yaptınız. Bu durumu sevgilinize nasıl açıklayacaksınız? Tecrübeyle sabittir ki sevgili sizi, kendi cinsinden biriyle paylaşmayı reddeder. Yani 3-5 ay tahammül eder belki ama eninde sonunda kavgalarınızın sebebi kankanız olmaya başlar. Öyle bir noktaya gelinir ki ya O ya Ben der ve ortaya iki seçenek çıkar: İki ilişkiden birisini sonlandırmak. Sevgiliden ayrıl ayrıl nereye kadar? Sonunda kanka kankaya kalırsınız. Artık kafada da şu soru tınlar? Madem tüm ilişkilerimi onun için bitiriyorum, o zaman onunla bir ilişki deneyeyim. Bu kaçınılmazdır; sevgili için kankayı bırakmadıysanız bu noktaya mutlaka gelinir. Ya da aseksüel bir yaşam sizi bekler ki hormonlar buna izin vermez. Bu durum kadın için de erkek için de geçerlidir.

Uzun lafın kısası karşı cinsten kanka olmaz, olursa da bir noktada mutlaka sona erer. Ya birlikte olmaya başlarsınız ve uzun süren dostluk sonrası sevgili olma sendromları başlar, ya da birgün sevgili yapmak için kankanıza elveda demeniz gerekir.

Google'ın spam blog yaftasına önlem babında da şunu yazalım: Bu yazının orjinali 5.28.2009'da Sersang's Monolog'da yayınlanmıştır.

20 Ağustos 2009 Perşembe

Beyaz don? Ouch...

Ben bu blogta kaka çocuk olmak istiyorum galiba..bu yüzden böyle şeyler yazıyorumki (yazacağım) kızlar benden nefret etsin :P şaka bir yana çokta kanayan bir yaraya parmak basmaya geldim kendimce…”beyaz don” giymiş kızlar… nefret etme, erkeklikten soğuma sebebi resmen. En beğendiğiniz, “way anasını” taş ulan bu hatun dediğiniz kızın iç çamaşırı “babaannemin” giydiği beyaz donlarla aynı çıkınca ortamdan – olaylardan – kızdan soğuma / uzaklaşma moduna giriyorsun.

En baştan almakta çok fayda var zannımca… bunu beni – bizi tanımayan insanların okuduğunda eminim ki “ akılları sadece uzuvlarına yetiyor “ gibi saçma şeyler söyleyeceklerine şüphem bile yok. Çokta tıınn diyorum :)

Beyaz sutyen nedir ya? 70lerden kalmış perde artığı gibi hatunlar niye giyerki? Evet, beyazın masumiyetine ve kışkırtıcılığına inanan biriyim ama beyaz don giyen bir hatun gördüğümde bütün cinsi dürtülerim sönüyor… gidip ona bir yerlerden rn sexysisinden siyah – kırmızı- mor – mavi – lacivert – pembe fırfırlı falan şeyler alasım geliyor..

Ouch yane… 

10 Ağustos 2009 Pazartesi

Alış! Veriş!

Erkeklerin kanayan yarası, kadınların gocunmadığı gediği alışveriş...

Malumunuz, iki cins arasında sayısız fark var... Alışverişe bakış açıları da bunlardan biri!

Peki ama neden?

Neden bir kadın için alışveriş kutsal bir ritüel olurken erkek için tam bir çin işkencesine dönüşüyor?

Neden bir erkek mağaza mağaza elinde poşet taşımaktan helak olurken kadın kısmı bir elinde son model cep telefonu, diğer eli sürekli "oraya girelim" tarzında bir navigasyon görevi görür gibi keyif içinde yapıyor alışverişi?

Nedir bu çifte standart?

*

Sonra kadınlar erkeklere muhtaç diyoruz da biz kötüleniyoruz; al işte, torbayı taşıyan erkek, sefasını kadın sürüyor!

*

Ama bahsetmek istediğim nokta bu değil, ki oraya girersek bir önceki cümle tüm işi özetler zaten...

Alışverişe bakış açısı?

Bir erkek için ne giydiği, pantolon - ayakkabı uyumu aslında öyle çok da önemli değil. Ancak ve ancak gideceği ortamda hoşlanabileceği bir hatun varsa gardrobuna şöööööyle ayrıntılı bakar, öbür türlü çeker bir tişört, pantolon giyer gider...

Bakımsızlık değil, elbette kimse de eşek değil gidip turuncu kazak altına yeşil pantolon giymez! Ama işte kadınlar kadar özen göstermez bakar ne renk, altındaki çok mu abes? Değilse giy git işte.

Ama kadın öyle değil... Giyet, çıkarır, bi' daha giyer, iki kez daha çıkartır... Çünkü diğerini çıkartmayı unutmuştur üzerinden...

Yapmayın bunu hanımlar!

Eğer "eşitlik"ten söz edeceksek, lüzumsuz yere önem vermeyin bu uyum işine!

*

Gelelim alışverişe!

E üstü başı hayat memat meselesi olmayan biri delirmiş gibi alışveriş yapar mı? Yapmaz.

O yüzden işte kadın kısmı deli gibi bir o mağazaya bir bu mağazaya dalıyorsa bizon sürüsü gibi, bundandır işte!

Çıkar, giy, giy, çıkar olayı...

*

Herşey iyi güzel, alan memmun satan memmun diyorsanız hanımlar, bunu bir de yanınızda Köle İsuara misali taşıdığınız erkeklere sorun! Onlar da memmun muymuş?

Bundan sonra da alışverişe bir tek kendiniz veya hemcinsleriniz ile çıkın ya hu ne gerek var bin küsür ademoğlunu helak etmeye?

4 Ağustos 2009 Salı

Kadınlar neden delirdi

Kadın milleti şöyledir, böyledir diyonuz ya aslında tüm bu hastalıklı ilişkilerin ve olayların müsebbibi sizsiniz. Oh be söyledim rahatladım.

Erkek milleti hastasınız ve kadın milletini hasta ediyorsunuz. Oh be, bunu da söyledim rahatladım.

Hayatımda konuşlanmış tüm erkeklere bakarak söylüyorum bu cümleleri. İşyerimde amirim de memurum da hasta. Sevgilimi hiç sormayın, ne model manyak ben çözemedim daha. Babam derseniz alacak olan varsa hemen satayım. Kendisi iyi bir aliden gelmiş olup, maddi durumu fena değildir. Eli yüzü de yaşına göre oldukça düzgündür. Kelepirdir, ihtiyaçtan acilen satlıktır.

Kadın milleti ne yapsın, bunca manyak içinde. Ehveni şerden en uyumlu manyağı seçip sistem kurmaya çalışıyor gariplerim.

Sonra da üç beş erkek bir araya gelip erkek blogları adı altında kadınların dengesizliğini konuşuyorsunuz. "Yuh" derler adama ki hatta ben dedim bile "Yuh".