8 Ekim 2009 Perşembe

Sorum Geldi(?)

bir sorum olacak...

kadınların gizem merakı, neye dayanır?
peki bu gizem meraklısı kadınlar, neden keşfedilecek birşeyi kalmadığına inandığı, çok iyi tanıdığı bir erkeği, hayatından çıkarma gereksinimi duyar?
peki hadi bi gafletle böyle bi istek duydu diyelim, nasıl tanıdığı ve uyuşabildiği bi insanla, tanımadığı bi insana oranla daha çok mutlu olabileceğini kestiremez, kadın ırkının gen kodlamasında mı bir sorun vardır?
ya da mucizelere karşı bi inanç bütünlüğünüz mü var, bu mudur yani?
birkaç soru olmuş, bi anda gelişti olaylar hiçbişey anlamadım... :D

(aslında bu tarz Nigar'a ait ama benim de sorum geldi... idare edelim... :P)

cevapları alayım... kadın erkek, vurun fikirlerinize...

15 yorum:

hayalperest.im dedi ki...

heyecan...
işin büyük bir kısmı burada gizleniyor.
artık her şeyini tanıdığın bildiğin insan seni ne yazık ki heyecanlandırmıyor...
üstelik heyecandan öte şeyler de var. kadın kısmı umutlanmaya meyilli. meyilli kelimesi az bile. kesin olmayan her cümlenin sonuna "acaba" getirmekte usta. bir erkeği tanımaya başladığında onun hayal ettiği hali hakkında umutlanabiliyor... hep "bu kez bu o aradığım adam" dedirtecek işareti bekliyor. ama tüm kapılar açılıp adamın her köşesi dolaşıldığında ortaya çıkıyor ki umutlanmaya değecek bir şey yok artık...
"o adam" için yol alma vakti geliyor böylece...

Unknown dedi ki...

ayrıca "uyuşabildiği bi insanla" ibaresini kullanmıştım ben, özellikle vurgulamak isterim...
hali hazırda iyi giden bir ilişki varken, heyecan falan... yok ya...
yanlış düşündüğünüzü düşünüyorum. -yaparım böyle terbiyesizlikler arada...-
tanımak, sıkıntı vermektense keyif verir, doğru insansa şayet. http://serzenismeraklisi.blogspot.com/2009/10/bir-insan-tanmakla-baslar-hersey.html bu adrese de bir göz atmanızı rica edeceğim. orada daha iyi anlatmışımdır muhtemelen...
tanıdığın insanla sohbette, cinsellikte, yemek yemekte, yemek yapmakta, ev toplamakta daha keyifli, bana kalırsa...
ona göre şekillenmiş davranışlar, mutluluğa ayarlı yön...
ne için umutlanmaktasınız? sürekli sizden birşeylerini saklaması için mi? bu mudur yani, bu mantığın temelinde yatan...
herşeyini ortaya koymasın adam, sizden sakladıkları olsun, size yalan söylesin, canınızı yaksın adam... o zaman da başınızın tacı oluyor, bunları da gördük ya... :)
teşekkürler cevap için, tatmin olmadım ya...

hayalperest.im dedi ki...

uyşabilmek değil mesele...

hep kızlar arasında konuşulan bir konu vardır (kızların sırlarını da ortaya çıkarmış oluyorum ama neyse)kız sohbetlerinde konu döner dolaşır şuraya gelir: " kızım erkek dediğin her an gidebileceğini bilmeli, ama onun için ölebileceğini de. gel gör ki zor zanaat bu ikisinin dozunu ayarlamak"

belki biraz mazoşistçe ama biz de sizin için aynı şeyi söylüyoruz. her an gidebileceğinizi bilmeliyiz. erkek dediğin sizin bu saydığınız uyumlu yaşam içinde yavaş yavaş kendinden geçiyor. ilişki monotonlaşıyor. siz sanıyor musunuz ki cosmopolitanlarda "ilişkinize heyecan katın" türünden yazılar boşuna yazılıyor?

elbette tanıdığın insanla yapılan her aktivitenin tadı başka... ama hormon bunlar. midede kelebekler hep uçsun istiyoruz.

bizden bir şeyler saklanması için umutlanmıyoruz. kendimi anlatamamışım. çok yanlış bir yöne gitmiş. saklı olan her şey bizi sizin doğru insan olduğunuza inadırıyor. örnek vermezsem olmayacak galiba :) henüz çok tanımadığınız insanın her şeyi sizde merak uyandırır. örneğin düşünürsünüz, acaba nasıl sevişiyor? seviştiğinizde hayal kırıklığına uğrarsınız ama durmazsınız. tekrar: acaba annesiyle kavga etsek kimi korur? (çok saçma oldu ama idare ediverin) kavga olur, o anneci davranır, yine hayal kırıklığı... sonunda hayal ettikleriniz tükenir. belki artık alışmışsınızdır birbirinize ama yine de içinizden bir şey dürter duru: "dışarıda senin tam tamına hayal ettiğin birileri var.henüz sen karşılaşmadın sadece" diye. o sırada hakkında hiçbişi bilmediğiniz ama sizi çeken biri çıkar karşınıza...

belki olayı farklı farklı pencerelerden ele alsak, farklı farklı sonuçlara ulaşırız. ama baktığım pencere bu. umarım biraz daha açıklamış olabilirim.

ha bi de kadınlar "aşk bitti" deyip çekip gidebilirler, aklınızda bulunsun.

geveze baykuş dedi ki...

HER ÖĞÜN AYNI YEMEK YENİR Mİ? diyen bir kadın tanımıyorum :)
yeniye ve bilinmeyene olan merak ve çekim kadınlara has bir hastalık değil bence, tamamen insan denen densiz canlı türünün içgüdüsü bu doyumsuzluk.

StummScream dedi ki...

SeMe söylediğine göre kadınların bana tapması gerekir, ama ben göremiyorum etrafımda kimseyi =D

Nigar dedi ki...

Şimdi işin aslı bunun kadını erkeği yok. İlişkinin ilk başlarında, daha keşfetme aşamasındayken karşındakini fazla büyütüyorsun gözünde, insan üstüymüş gibi. Saygı en tavan noktada oluyor. Ama kadınlardaki fark, erkekten he-man olmasını da bekliyor olması.

Sonra yavaş yavaş onun ilahi birşey değil de insan olduğunu farkediyor, fark edilen her acizlik aşkı öldürüyor.

İşin açığı ve argosu g.tünü gördüğün adama saygı duymuyosun kardeş...

BigaripWomen dedi ki...

Hahaa Nigar'ın yorumunun üstüne yorum yapamıyciiimm hayır bunu yapamıyciim :)

Unknown dedi ki...

@caşilo; demek ki bu düşünceye sahip olan insanların karşısına, adam gibi bir adam çıkmamış, ne diyeyim ben...
"tavlama aşaması bitti, artık özüme döneyim ben" diyen adamlara da küfrediyorum. adımızı lekeliyo pezevenkler...
@geveze baykuş; demek ki neymiş, elimizdekinin kıymetini bilmiyomuşuz.
benim etrafımdaki erkekler, bundan şikayetçi, kadınlar da keza ama "sıkıldım" diyerek şikayet ediyor kadınlar. bu yüzden bi cinsiyet ayrımına gark olduk hep birlikte...
@stummscream; sürekli evde bilgisayar başında arcade oyunları oynarsan, etrafında hiç kimseyi görememen pek normal stumm ;)
@nigar; götünü saklamaya kasarsan tadı kaçar sevişmenin, neyleyim ben öyle işi... :Pp
@bigaripwomen; cicim kendin ol kendin... :P

hayalperest.im dedi ki...

ama şimdi kim tavlama aşamasındaki kadar ihtimam gösteriyor kendine? :)

"beni nasıl olsa seviyor. artık oturdu bu ilişki gitmez o bi yere" deyince bitiyo işte.

ince ayar meselesi...

yalnız anlamadığım tek bişe var, sen hiç mi ayrılmadın "sıkıldım artık" diye? :)

hayalperest.im dedi ki...

ama şimdi kim tavlama aşamasındaki kadar ihtimam gösteriyor kendine? :)

"beni nasıl olsa seviyor. artık oturdu bu ilişki gitmez o bi yere" deyince bitiyo işte.

ince ayar meselesi...

yalnız anlamadığım tek bişe var, sen hiç mi ayrılmadın "sıkıldım artık" diye? :)

Unknown dedi ki...

@caşilo; ben her zaman için huyunu suyunu bildiğim, tahminle değil, net bilgilerle hareket edebileceğim insanlar olsun istedim hayatımda...
bunun yanında hiçbir zaman için tabiri caizse "tavlama" sürecinde sunduklarımdan daha azını da sunmadım, sunmamaya gayret ettim demiyorum, sunmadım çünkü ben her zaman için neysem, o şekilde gösterdim kendimi...
bakımsızsan, bakımlı gibi gözükmenin bir alemi yok, ya da romantik değilsen, öyleymiş gibi davranmaya...
gün geçtikçe azaltmaktan, sıradanlaştırmaktansa her geçen günün getirisi olan tanımayı, aşkıma da, sevgime ve saygıma da artı puanlar olarak yansıttım, arttırdım elimde ne varsa...
bahsettiğin ince ayarı, bi kere bile kullanmadım.
ayrılıklarım aşırı kıskançlık falan gibi nedenlerden ötürü oldu. yani senin bahsettiğin "ayar çekmek" olayına ihtiyaç duyduklarını görüp, birçok şeyi değiştirdiklerinde...
öyle yani... severim kendimi de, bakış açılarımı da... :D

hayalperest.im dedi ki...

heyt bee :) eskiden ben de böyleydim. dürüstlükten hiç vazgeçmedim ama ince ayarın etkili olduğunu da kabul ettim sonraları...

her şey insanın içinde, iyi niyetinde biter bana göre...

karşına samimi ve dürüst insanlar çıkması dileğiyle ;)

bir kadın dedi ki...

Ben her gün aynı yemeği yemekten mutluyum. Bir dünya değişik yemek yedim zamanında. Sevdiğim yemeği buldum. Ve her gün onu yerim gayet hiç sorgulamadan, bana tomas.

Zaten bir yerden sonra kimseyi 'allah' kategorisine sokmuyorsunuz. O küçük kızların sorunu. Kimse bende saygı dahi uyandırmıyor. Herkesin salak, düşük, pis bir yanı illa ki var. Onu ilk anda bu düşük yanları bilmiyor olmanız bunların asla var olmayacağının farkında olmamanız anlamına gelmez. Bebek miyiz biz de perdenin arkasına saklandığını gördüğümüz oyuncağı yok oldu sanıcaz?

Adsız dedi ki...

Tespitin doğru olduğunu varsayarsak diyebiliriz ki kadının bu davranışı yine iyiymiş, adama "keşfedilecek nen kaldı göğsündeki kıl sayısından başka?" diye sorup başka bir adamın kollarında mutluluk arayışı açısından. bir de olaya karşı pencereden bakalım: adam daha karısının klitorisini keşfetmeden başka başka vücutları fethetmeye çalışıyor ki acınası bir haldir bence bu. lan sen pipini kullanmayı bileydin zaten evdekiyle mutlu olurdun manyak. seksüel eylemi tohumlarını saçmak olarak algılayan primitif hayvanlara kadınların yaptığı bence az bile.

farkettim de konuyu amma çarpıtmışım; blog sakinlerinin ve yazarın anlayışına sığınıyorum ve kaçıyorum :)

StummScream dedi ki...

SeMe dışarıda gezdiğimiz zamanlar da kadınlar gökten inmiyor yanımıza =)