8 Kasım 2009 Pazar

Yumak

buraya kimsecikler birşeyler yazmadığı zaman, öksüz kaldığı hissine kapılıp birşeyler yazasım geliyor...
bana yazdırmak için mi yapıyorsunuz, bunu anlamış değilim...
bir klişeyle programımıza ara veriyoruz...
"kadınlar karmaşık yaratıklardır..."
aslına bakarsanız; -sözüm size karmaşa bekçileri!- pekte karmaşık değilsiniz...
bir ilişkide, avcunuzun içinde karışık bir yumak olsun istiyorsunuz, daima...
o yumakla oynayıp, hoş vakit geçirmekten, sağa sola koşuşturmaktansa,
gereksiz ve fazla merakınızdan olsa gerek, "acaba içinde birşeyler mi gizli?" diyerekten çözmeye başlıyorsunuz...
gördüğünüz tek şey, dışarıdakinin aynısı... ip!
sonra, oynayasınız geldiğinde, ip yumağından eser kalmadığını fark ediyorsunuz, bak sen şu şansa ki...
bu evrede, o lanet olası yumağı, daha az önce kendinizin çözmüş olduğu gerçeği unutuluyor elbet...
başka bir yumak istiyorsunuz erkekten... başka bir karmaşa. bir karışıklık!
erkek, bir yumak daha veriyor el kremleri, losyonlar ve envai çeşit kimyasalla pamuksulaştırdığınız avcunuza...
oynuyorsunuz... on dakika... yirmi dakika... birkaç saat... birkaç gün...
sonra, merak edip tekrar çözmeye koyuluyorsunuz... kimyanızdan olsa gerek, geçmişten ders almakta yok hamurunuzda...
büyük bir iştahla çözüyorsunuz... sağdan geçir, altından al, üstünden sok! kısa sürede o güzelim yumak, o büyük çabalarla sarılmış ip bütünü, bozuluyor...
tekrar sarmak fikrinin aklınıza gelmemesini ve kendinizin çözdüğünü unutmanızın yanı sıra, "neden bu kadar çabuk söküldüğü" hakkında erkek tarafına çıkışıyorsunuz...
sonra erkek, bunca çıkışa dayanamayıp, yapay yumaklarla gününüzün güzel geçmesi için çabalıyor.
sonra siz yine çözüyorsunuz, o bir tane daha oluşturuyor...
yapageldiğiniz şeyin, tekerrür olduğunu fark ediyorsunuz, ardından...
tekerrür denen şeyin, aynı insanla yapılmasından mütevellit, rahatsızlık duyuyorsunuz, siz zararlı bünyeler...
sonra, başka bir insanın avcunuzun içine verdiği yumağı çözmenin, daha heyecanlı olacağı fikri aklınıza düşüyor...
ne tesadüf ki, bu aşamadan sonra, o pamuk yumuşaklığı formatındaki avuçlarınızın içine, başlarda özenle, sonralarında zoraki konulan yumaklarla oynamıyorsunuz. çözmüyorsunuz da... öylece duruyor bir köşede... başlarda yapmanız gerekeni, son demlerinde yapıyorsunuz... ee, haşlama ilişki, bir işe yaramıyor elbet...
erkek ya bıkıyor, ya bıkmak zorunda bırakılıyor...
siz, başka bir avcun, benzer bir ip yumağını avcunuza özenle bırakmasını hayranlıkla izlerken, erkek, her birini özenle çözdüğünüz yumakların karman çorman ettiği odasını toparlamakla meşgul oluyor...
yumaklar eski haline gelmiyor. eskisi kadar mükemmel gözükmüyor mesela... ya da eskiden olduğu gibi basit osla da, eğlenceli olamıyor...
siz, arkanızı toplamadan çekip gidiyorsunuz...
erkek, yaşantısına bir türlü devam ediyor. ya gerçekten umursamıyor gidişinizi, ya kahroluyor. ya umursamaz gibi davranıyor, ya da ortak arkadaşlarınıza dil dökerek ömrünün bir kısmını tüketiyor...
siz, değişik insanlar, aynı yaşanmışlıklarla, yani tekerrürden ibaret bir hayat yaşarken, erkek yaşadıklarına sürekli değişik tepkimeler vermek zorunda bırakılıyor...
peki bu hikaye nasıl bir sonuç mu doğuruyor? anlatayım...
kadın, karmaşık bir yapı olarak algılanıyor. aslında olmadığı, herkesin gözünün önünde olduğu halde kimse görmek istemiyor, konduramıyor basitliği, bunca acı çektiren ve aynı zamanda bunca mutlu da eden bir canlıya...
kadın, yaşıyor hayatını. envai çeşit fabrikanın ipliğine dokunarak, çözerek, karıştırarak...
erkekse çabalarına bakıyor, kadının ardında bıraktığı topuk seslerinin, dağınık odasındaki hali, uğultuları eşliğinde... şaşırıyor, üzülüyor, kırılıyor, darılıyor, güceniyor, her ne bok yiyorsa yiyor!
kadının avcuna büyük hevesler ve mutluluklarla ya da dayatma karşısında istemeden de olsa bıraktığı tüm yumakları gözlemliyor bir süre... izliyor, düşünüyor, izliyor, üzülüyor, izliyor, lanet okuyor...
süreci tamamlamasının hemen ardından toparlıyor dağınık odasını, yumaklarını... hayatında yer alacak bir sonraki teknoloji -kozmetik- harikası için, hayatında yer alacak bir sonraki açık olan avuçları doldurmak için...
erkek birbirine girmiş ipleri tekrar yumak haline getirirken, üzgünlüğünün ve sıkıntısının getirisi, çözemediği yerleri bir makas yardımı ile kesip atıyor. makyajını tazeledikten sonra çekip giden kadının darmadağın ettiklerini toplamak yorgun ve bıkkın bir hale sokuyor adamı. eksiltiyor, bir sonraki avuca vereceklerini...
sonra, yani odasını tamamen topladıktan sonra, erkek tekrar yaşam belirtileri gösteriyor, eksik de olsa... tekrar ediyor yaşadıkları. hayatına giren her kadın karşısına geçip, avcunu açıyor... gün geçtikçe açılan avuçları umursaması da, içine özenle bıraktığı yumakta, özeni de azalıyor...
daha az yaptığı müddetçe sevildiğini gören erkek, her ilişkiden sonraki toparlama evresinde, makası daha sık kullanır hale geliyor. eksilttikleri artık bir dezavantaj gibi değil de, bir avantajmışçasına lanse oluyor gözünde...
adam deneyim kazanırken, değerlerini kaybediyor bir bir...
kadın, hala aynı şeyleri yaşamakta... belki de daha büyük bir yumak istemek, tek yaptığı değişiklik. ve pek tabii, hayatındaki insan sürkülasyonu... bir de bunun yanında modaya uyum göstererek takındığı ruh halleri ve tavırlar var ki, bunlar da "aynı şeyler"e dahil edilebilir bana sorarsanız...
adam, makas kullanımına ilgisi arttıkça, ilişkileri daha uzun sürmeye, kadınlardan daha çok ilgi, alaka, samimiyet ve sevgi görmeye başlıyor... birşeyler vermedikçe, yani elinde ve avucunda hiçbirşey kalmayınca,
hayatına giren kadınlar tarafından mükemmel olarak adlandırılıyor, el üstünde tutuluyor... oysa, adam hiçbirşey yapmıyor. düşünmüyor, yardımcı olmuyor, çözümcü olmuyor, sağduyulu olmuyor, empati kurmuyor... kadının hayatına birşeyler katma çabasından sıyrılıp kafasının dikine göre yaşamaya başladığı anda, bak sen şu tesadüfe ki tüm kadınlar yollarına güller döküyor, güzel kokulu vücut yağlarıyla masaj yapmak için gün sayıyor ve ulaşılmaz görüyor...
ve son...
duygusuz olmaya mecbur olan bir adam... ve, hiç değişmeyen kadın...
...
bu konu üzerine, daha fazla yazardım da... çok uzadı, çok dallanıp budaklandı...
kısacası, kadın karmaşık değildir. yalnızca karşısında sürekli bir karmaşa, sürekli çözebileceği birşeyler olsun ister...
siz ona, sürekli değişik alanlarda çözebileceğini kanıtlayabileceği imkanlar yarattığınız müddetçe, o, size avuç açmaya devam edecektir...
ha, bir de şu var ki, makas kullanma eğilimi gösterdiğiniz taktirde, ulaşılmaz diyerek niteleseler de sizi, size sunulan hiçbir güzellik, özene bezene yumakları oluşturduğunuz dönemlerde yaşadıklarınızın yerini tutmayacaktır... çaba göstermeyi sever, insan dediğin... çabalamadığı herşey, değersizdir insanın gözünde...
bir kadının en mükemmel aşkı olmak için adlı bir yazı yazmıştım. bu anlattıklarım, o seviyeye ulaşmak söz konusu olduğunda, nihenk taşı kıvamındadır... keza orada modellediğim erkekte, elinde ve avucunda hiçbirşey olmayan biriydi...
eklemem gerektiğini hissettim... bu yazıdaki modeller, yer değiştirebilir. yani iyi niyetli taraf kadın, umursamaz ve çözme arzusuyla kavrulan taraf erkekte olabilir. örneklerini de görüyor-duyuyoruz...
bunca şey söyledikten sonra, bir soru sormak niyetindeyim, bu yazıyı yorumlayacak olan herkese...
yaşanmışlığından ötürü bıkkın düşüp, sunduklarını azaltan, duygusuzlaşan, bazı çok önemli noktaları önemsizleştiren kadının-erkeğin hayatına giren, hiçbir değerini kaybetmemeyi başararak o günlerine gelmiş, herşeyi ilkmiş gibi büyük bir heyecan ve mutlulukla yaşamaya odaklanan adamın-kadının ne suçu günahı var?
bence asıl tartışılması gereken de bu... herkes birşeyler yaşıyor, tecrübe ediyor iyili-kötülü... ama kimisi, bir sonrakini güzelleştirmek için, yaşadıklarına tecrübe diyerek üzerine birşeyler katma çabası içindeyken, kimileri de yaşadıklarına kayıp gözüyle bakarken, bir sonraki davranışında gözlemlenecek olan, sürekli bir eksilme içerisinde sürükleniyorlar...
pozitif ve negatif kutupların birleşmesi gibi olmasa gerek, bu iki farklı ucun bir ilişki içerisinde olması...

13 yorum:

vitalle dedi ki...

kadın doyumsuzdur,isteklerinin asla sınırı olmaz.en zorunu elde edince mutlu olacakmış gibi gelir ama eldededn sonra artık bi' değeri kalmaz..

peki;erkeğin elince vercek bişey kalmadığı için bişey yapmaz,kadınlar da artık onu el üstünde tutmaya başlar ya;kadın bişey yapmayınca erkek de el üstünde mi tutar?...

Unknown dedi ki...

@ironiye aşık mı olsam; aslına bakarsan, bu anlatımdaki cinsiyetlerin yer değişebileceğinden söz ettim... yani pekte kadını erkeği yok bu işin...
erkek dediğin, elde etmek için mücadele etmek zorunda bırakılmış bi mahluk... ama bu savaşa zorlayacak nesle, yani kadın, kadın gibi kadın olur da, hiçbirşey yerine "çok az" şey verirse, erkeği de pek tabii peşinde sürükler...
ya, demem o ki, kişi, gerçekten kaliteliyse özünde, kültürüyle duruşuyla v.s., yapabilir. ama, "zaten hiçbirşeyi yok" diyerek insan farklı bi yol çizer kendisine...
bu yüzden bişey yapmalı, ama bunun boyutları önemli sanırım...

hayalperest.im dedi ki...

çok yuvarlak bir yazı olmuş serzeniş...

önce kadın hiç değişmez demişsin, kadın şöyle kadın böyle demişsin, sonra tutup bu karakterlet değişebilir demişsin.

ben yazının başına mı cevap vereyiiim yoksa sonuna mı? :)

kadınlık-erkeklik vardır. önemli olan kadın ya da erkek olmak değildir. kadınlık duyguları ile erkeklik duygularını birbirinden ayırmak gerek ki kim hangi tavrı sergiliyor ortaya çıksın.

bazı erkekler kadın gibi davranabilir. onun gibi hissedebilir. yanlış anlaşılmasın, dediğim şey eşcinsel olma durumu değil. mesela bir erkeğin kadın kadar duygusal olması, bir erkeğin kadın gibi karmaşaları sevmesi...

bu yüzden yazının sonunda yazdıklarını haklı buluyorum. karakterler değişebilir...

ama değişmeyen şeyler var, erkeklerin de karmaşyı seviyor olmaları...

"aydınlat bizi, açıkla ne demek istediğini" diyorsanız biraz beklemeniz lazım çünkü şu anda bu analizi yapıp sonra gelecek yorumlara cevap verecek kadar vaktim yok..

ilk fırsatta açıklayacağım...

kendinize iyi bakın :)

BigaripWomen dedi ki...

Caşilo; yuvarlak bi yazı evet lakin tartışma çıkmasın diye çevirmiş kanımca:)

Hani bigaripinsanyıvrısı gelip "hödede höt höt bunu yapan erkekler yok mu canım alla alla" diye çemkirmesin istemiş olmalı :Pp

Da, aslında güzel anlatım..Pek tabii bi çırpıda okudum cici eline sağlık..Ama oynayan kadın mı erkek mi o tartışılır işte..Her ilişkide oynayan farklı..Ama anlattığın gibi bence bu oyunseverlerin çoğu kadınlar..

Bak hemcinslerimi zora sokuyosun ama gerçek bu..Kendimden biliyorum diycem de yalan olcak :))

Gözlemlediğim hemcinslerim yumakları seviyolar sözlerim bundan, kimse üstüne alınmasın :)

StummScream dedi ki...

SeMe biraz kısa yaz be! Valla okuyasım gelmedi. Eğer okursam daha detaylı yorumlarım ama bunu söylemeden edemedim =D

Unknown dedi ki...

@caşilo; aslına bakarsan, bu yazı iki farklı zaman diliminde yazıldı. o yüzden tarzda ufak bi kayma yaşanabilmesi hakkını tanıyın bana lütfen. çok kel alaka vakitlerde yazdım...
bir de, sadece kadınlara yüklenecektim, sonra kimsenin bağırmalarına gark olmayaym diyerekten, altta toparlama gayreti gösterdim...
demek ki toparlayamamışım... :D muhalefeti koynumuzda beslediğimizden, bir tırsak yazar gördüm kendimi :D
bu arada..
erkeğe kült, değişmez bi mutluluk ver, bak bakalım karmaşa istiyor mu o elinin altındayken...
ya da ben, istemem yani.. gerek yok...
açıkla vakit bulunca, post olarak bi zahmet :D

Unknown dedi ki...

@bigaripwomen; nası da kendini biliyosun var ya... :Pp ya, her yazımda tartışma çıksın istemiyorum :D
bu yazının anlatımını ben de pek bi beğendim, ne yalan söyleyeyim. ama işte ara vermek zornda kaldım, bölüm bölüm oldu, kopma oldu aralarda... o yüzden pek sinmedi içime, ikinci bölümü...
sen, meleksin yıvrım :))

Unknown dedi ki...

@stummscream; müdür, okumaya başlasan, sen de severdin... ama hiç okumadan gelme bu yorumlarla bana...
okuyup sıkıldıysan, eyvallah der, boynumu bükerim yani..
bu arada;
çekicin boyu değil, çaktığı çivi önemlidir der, konunun ıcığını çıkarırım :D:D

OlurÖyle dedi ki...

evet. benim postla uyum içinde olmuş, aklın yolu bir demek ki:)
yalnız bir de çözerken yumak olan kadınlar var ki... onlara değinmemişsin erkeğin verdiği yumakla oynarken dolanıp oyuncak olan kadınlar da var ve bunlar da erkeğin ilgisini çekmiyor. yani siz yumak vermeyi seviyorsunuz biz de çözmeyi. bazen tersi de olmuyor tabi değil tabi.

hayalperest.im dedi ki...

"muhalefeti koynumuzda beslediğimizden, bir tırsak yazar gördüm kendimi :D"

güldüm seme :)

madem diyorsun ki "sen bunları yorum kısmında harcama. içindeki cevheri bizimle başka postlarda paylaş"

eyvallah koçum ;)

coming soon :)

Witchie of Stars dedi ki...

SeMe'cim, her zamanki gibi çok güzel yazmışsın. Ve hşöbşr zaman kadın şöyle davrnaır erkek böyle davranır diyebilen birisi olmadığım için yazının sonundaki cinsiyet değişimine açıklığı da çok sevdim, hiç de durum kurtarma, olayı yumuşatma havası sezmedim. Ve gerçekten de çok haklı bir yazı olmuş, ben atlattığım onca acılı ilişkinin altından çıkıp doğrulmayı becereyim, hayatımın kıymetlisine bir enkaz değil de yaşadıklarından hayatı öğrenmiş bir ruh yetiştireyim, ama o karşıma çıkıp desin ki "eski aşklarım beni çok üzdü, artık eskisi gibi .... değilim." Benim aklım almıyor. Böylesi durumlarda çok feci bir şekilde çarpıp kapıyı çıkıp gidesim geliyor.

Adsız dedi ki...

öncelikle blog gerçekten çok hoş,bugün takipçisi olmaya karar verdim..Kendime hoşgeldim diyorum!

Yazın,kadın veya erkek için yazıldığının önemi yok,gerçekten çok hoş olmuş.İlişki,onu ayakta tutan yumak,yumağın çözülmesi sonucu yaşanan ayrılık ve sonra ilişkide genelde bir kişinin yaşadığı yarı-depresif ruh hali.. Genelde yazının veya yorumun sonuna yazılır,yazıyı beğendiğine dair yorumlar,ama kendimi tutamıyorum ve şimdiden, ELLERİNE SAĞLIK! demekten kendimi alamıyorum.

Bunun yanında,erkek şöyledir,kadın böyle tarzı bir ayrım yapmak bana pek hoş gelmiyor.Tamam kadın ve erkeklerin farklı yaratıklar olduğunu düşünüyorum ama bu işin temelinde kadın veya erkek ruhunun değil insan ruhunun karmaşası var."Kadınlar karmaşıktır,erkekler de tam tersidir."tarzı bir söylemde bulunmak, bireyleri,bir sürü olarak gören düşüncenin ve aslında tüm insanların,kişisel deneyim ve tecrübelere bakmaksızın, hepsinin aynı ruh haline sahip olduğunu savunan "genelleyici" bir düşünce sisteminin ürünüdür.İnsanı diğer canlılardan ayıran "düşünebilme" yeteneği,insanı kendi türleri arasında da farklılaştırdı ve bu farklılık da insanı güzel kılan şeydi zaten..Bir de yazımın bu kısmının altına, "Burada ki yazdıklarım,kesinlikle yazara yönelik değildir.Kime yönelikti diye sorarsanız,muhtemelen demek istediğimi(Pazar sabahının uyuşuk ve sersemliğinden olsa gerek) anlayamamışsınızdır.O yüzden,bu paragrafın sonunda bu soruyu sorabildiğiniz için size yöneliktir derim" diye de bir not düşmek istiyorum.

Yazının içeriğiyle ilgili olarak ise bir kaç küçük düşüncemi sizlerle paylaşmak istedim.Kimse "Bir ilişkide ne yaparsak mutlu oluruz?" sorusunun cevabını "2+2=4" şeklinde veremiyor.(veren varsa da beri gelsin,yardımlarına ihtiyacım var!) Fakat yumak diye adlandırdığımız şey aslına bakarsanız yenilikten ibaret.(istisnaları mevcuttur) Yeni olan herhangi bir şeydir insan oğlunun istediği.Sıkılır yoksa,yumaklara ihtiyaç duyar,buda demektir ki ilişkiniz ciddi anlamda boka sarıyordur.Tabi her an insan başka bir yenilik düşünemeyebiliyor ve düşünemeyecek kadar yorgun hissedebiliyor kendisini.Bundan sonra ki süreç ise "Bırakınız yapsın,bırakınız" geçsindir.Başka bir yenilikte bulduğu şeyleri,sizin içinde olmamanız üzücü olabilmekle beraber, sizinle paylaşsın.Ama bir şekilde mutlu olsun o.Ama eğer ki, ne mutluluğun içinde siz varsınız ne de mutluluk sizinle paylaşılıyor,o zaman ilişkiniz boka sarma sürecinden boka batma sürecine geçmiştir.Fenadır.

Daha yazacaklarım var fakat toparlayamadım,toparlayamayınca da kızdım kendime.Sıkıldım..Manidar bir şekilde "tüh yazık oldu,çok üzüldük" dediğinizi duyabiliyorum..

Yazara teşekkürler.Yazıda bahsedildiği gibi bir ilişki içerisinde olan arkadaşlara da "kolay gelsin." dileklerimi sunarak,huzurlarınızdan ayrılıyorum..

iyi pazarlar!

Unknown dedi ki...

@karakutu, caşilo ve witchie of stars, üçünüze de göz kırpan smileylerimi ithaf ediyorum, alın sizin olsun gari...
sevgili sorolonde;
blogumuzu beğenmeniz, bizi -ya da tamam tamam, sadece beni- çok mutlu etti, ben de sıralamayı bozup, önce buna değiniyorum, hakkımızda hayırlısı tabii...
bu tarzda bir de bir kadının en mükemmel aşkı olmak vardır ki, tavsiye ederim, tadından yenmez...
aslında, sizin de bahsettiğiniz gibi, kadını erkeği yok bu işin, insan dediğin gerçekten karmaşık...
ama burası erkek blogları olduğundan, hemcinslerime biraz yandaş çıkmamı, taraflı yazmamı, bayanlara giydirirken, erkekleri de mağrur, gururlu ve mücadeleci göstermem pek abes kaçmaz :))
yoksa bu, cinsiyet ayrımı yapmaksızın bir analiz sonucunda elde edilip, bi solukta yazılmış bi posttan ibaret değildir. sadece konseptimiz, erkekleri kötülememizi engeller... :))
valla, yorumunuzu okurken pek bi mutlu oldum ben, unuttuğunuz için sizi ayıplıyor, bir daha böyle şeyler yapmamanız için de, ricalarda bulunuyorum :D
ayrıca, kişisel olarakta rica ederim efenim. siz okuyunuz, biz yazarız:)