13 Temmuz 2009 Pazartesi

Erkeklerin Yaşayacağı Zorluklar -Bölüm 1-

yirmi yaşındayım... sevdiğim de bir kadın var, hayatımda... ben, sevdiğim insanla hayatımı birleştirmek istiyorum, bakalım neleri aşmam gerekir-miş...
bu sabah, gazete alıp iş ilanlarına göz atıyorum. ordan başlayayım, yakın tarihten...
*mesleğim bilgi işlem. hem abimin öğretileri -kendisi yedi yıldır bi firmada bilgi işlem sorumlusu-, hem de eski çalıştığım yerde piyasadaki en yaygın programı kurcalayıp öğrenebilmişliğimden dolayı, mesleğim diyebiliyorum. bunun yanında ileri düzeyde ofis kullanıyorum ve klavyeye de on parmağımla hakimim... ayrıca fotoşap v.s, yeterli düzeyde. bunların yanında; klasik IT tipi olan çirkin ve göbekli kıvamında değilim. tadından yenmeyecek bir şekilde prezentabılım. bilgi işlem olmak adına herhangi bir eğitim almadım, üniversitelerde bulunmadım. lise mezunuyum.. tamamen kendi çabalarım. askerliğim olmadığı için aday adayı bile olamıyorum... bilgi işlem olabilmek adına, yeterli seviyenin üzerindeyim, inanın buna; ama askerlik...
*onbeş ay gidip "vatani görev" başlığı altında eziyet çekmem gerekiyor ki; erkek olacakmışım... askerlik olgunlaştırırmış... sanki güneşe asıcaklar anasnı satiym... anadoluda askerliğini yapmayanlara erkek demezlermiş, demezlerse demesinler yani, hayatından onbeş ay giden onlar değil tabii...
hadi bunları aştık diyelim... ben askere gittim, geldim. yemişim onbeş ayını dedim, tükettim bi türlü... mesleğimi icraa edebileceğim bi işte buldum, çalışıyorum...
bitti mi erkek kısmısının çilesi? bitmez arkadaşım, bitmez...
her erkeğin ailesinin durumu, evliliklerinde yardım edebilecek durumda olamayabiliyor. ailemin pek durumu olmasın, yardım edemesin, düğün yapsın anca...
*sevdiğim insan hala hayatımda varsayımından yola çıkıyorum -ki bu da, bir çok engeli aşmışız demek, helal bize, bravo bize, mükemmel biz! anlaştık, sözleştik, isteme günü geldi...
ne diyeceğim karşı taraftaki aileye?
-merhaba efendim, ben serzeniş meraklısı... kızınıza aşığım, keza onun bana olan aşkı da sorgulanamayacak kadar esastır, gerçektir. sizin izniniz; allahın emri ve peygamberin kavliyle, evlenmek istiyoruz... kızınızı ömür boyunca mesut etmeyi ama mesutlardan uzak tutmayı amaçlıyorum... ona ömrüm boyunca narin bir çiçekmiş gibi değil de; uçsuz bucaksız bir gelincik tarlasıymışçasına özen göstereceğimden hiç şüpheniz olmasın... elleri sürekli sıcak suda olacak, devir doğalgaz devri malum... faturadan kaçmayacak kadar da cömertimdir, bir o kadar da değerlidir kızınız gözümde... artık "eli sıcak sudan soğuk suya değmeyecek" geyiğini çevirmiyorum o yüzden size... bakın gördüğünüz gibi; bu kadar da düşünceliyim... umarım alttan alta verdiğim toplumsal mesajları anlayabiliyorsunuzdur anneciğim... bu arada size anneciğim dememde bir sakınca yok; değil mi anneciğim? -anne baba söze girer genelde ama, onların ağzı iyi laf yapmaz, o yüzden ben konuşuyorum burada.-
-aşk dışında, mutlu edebileceğin bir materyal var mı evladım elinde? evin, araban, kızım sudan pek haz etmez, yatın olmayabilir tabii.. tercih meselesi... ben kızımı bu yaşlara getirene kadar nelerle uğraştım, ne zorluklar atlattım... o kendi çocuklarını büyütürken; aynı zorlukları yaşasın istemem... -hem damadı, hem de kendi evladını düşünen anne modeli, işimizi kolaylaştırsın...-
-anneciğim ev eşyalarım tamam sayılır, düzenli olarak taksitlerini ödüyorum, kızınızın sevdiği şekilde döşemeye gayret göstereceğim bir ev kiralayıp, hayatımı şekillendirmek ve kızınızla her sabah; bıkmadan ve usanmadan, altını çizmek istiyorum, bıkmayacağım kızınızdan! aynı yatakta uyanmak istiyorum... keza onun da istekleri aynı yönde, yüzü burda, sorun... arabayı da istanbul trafiğinde gereksiz buluyorum... pek saygıdeğer yöneticilerimiz basbas bağırıyor, "toplu taşıma araçlarını kullanın" diye... trafik malum... kıramıyorum kerataları... bu yüzden hiç gereksinimini hissetmedim. e şimdi birde metrobüs geldi, vapur var, tramvay var, ne gerek var, değil mi anneciğim? insan ister istemez hak veriyor adamcağızlara... ayrıca araba diye diretecek olursanız şayet; babamın şuan kullandığı 89 model, ikizim kadar yakın ve bi o kadar da yaşıtım bir renomuz mevcut. üstelik; altın rengi, özel seri, anlarsınız ya... benim sayılır... -tabii... ağzın laf yapması da, elde avuçtaki materyalle paralel işlediğinden, bu kadar oluyor...
-peki evladım, geçinebilecek misiniz kiralarda? ne kadar senin maaşın, hem kira, hem taksitler... zor olmayacak mı? ev almayı düşünmüyor musun, onda da mı trafik mevcut? malum istanbul kalabalık şehir... -anneciğim, zorlaştırmasan diyorum...-
-efenim morgıç dediğimiz komik telaffuzlu ama işlevselliği yüksek krediler mevcut... hayatımızın ilerleyen dönemlerinde, kızınızın da beklediği zammı almasıyla bir ev almak planımız yok desem, yalan söylemiş olurum... zaten şuanki evlilik planlarımızda da, kızınızın maaşının rolü yüksek. kirayı, faturaları ve mutfak masraflarının çoğunu o karşılayacakta... alırız tabii, zamanla, neden almayalım... ev de alırız, yazlıkta alırız... siz yeter ki isteklerinizi listeleyip, bize PTT aracılığıyla ulaştırın... maaşımı sağda solda önüme gelene söyleyemiyorum, şirket politikası anneciğim... kusuruma bakmazsınız inşaallah... -bak bak... şirket politikasıymış, utanır insan tabii...
-ben de sağa sola, her aşığım diyene kız veremiyorum, kusura bakma evladım... evini, arabanı, yazlığını, kışlığını, baharlığını -bunun iki adet olmasına özen göster...- alıp, borçlarını bitirdiğinde, tekrar görüşelim evladım... şirket politikası malum... -şirketiniz size minnettar olmalı anneciğim, ne kadar da sadıksınız... kural insanlarına hep hayranımdır, size "hayranıyım" diyebilir miyim anneciğim?!
ve erkeğin, en çok zorlanacağı kurum; yani evlilik kurumu da, bu şekilde işleyecektir muhtemelen... yazının son kısmına toplumsal mesaj bile eklemiyorum... diğer sorunları, dertleri bile saymıyorum... zaten yeterince acıklı hikaye, zaten yeterince zor, bu yaşam erkekler için...
gidiyorum ben... vallahi canım sıkıldı geleceğimi düşündükçe...

3 yorum:

Adsız dedi ki...

valla doğru diyosun ha, kadın gözüyle bakınca çok rahat görünüyoruz da özellikle şu askerlik işi her erkeğin kafasının bi yerini meşgul ediyor sürekli.

Büşra Mutlu dedi ki...

yok yahu anneler babalar hala ev al da gel diyolar mı bu zamanda, bence eskide kalmıştır o korkma, genç insan nereye ev alıyo teheeey..
ayrıca askerlik cidden çok fena.. erkek kısmısına acıdığım şevkat gösterdiğim filan pek görlmemiştir ama askerlik olunca cidden içimden gelerekten yazık laaan diyorum.. çok kötü çok..

Büşra Mutlu dedi ki...

yok yahu anneler babalar hala ev al da gel diyolar mı bu zamanda, bence eskide kalmıştır o korkma, genç insan nereye ev alıyo teheeey..
ayrıca askerlik cidden çok fena.. erkek kısmısına acıdığım şevkat gösterdiğim filan pek görlmemiştir ama askerlik olunca cidden içimden gelerekten yazık laaan diyorum.. çok kötü çok..